Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Efes’ten, Meryemana’dan, Hattuşaş’tan daha zengin… Ermenek’in dibinde!

Karaman’ın Ermenek ilçesindeki antik kent yeraltı yerüstü eserleriyle ziyaretçilerini adeta büyülüyor. Hristiyan Roma döneminde inşa edilen Sbide Antik Kenti nerededir, tarihi hakkında bilgiler haberimizde…

Karaman'ın Ermenek ilçesindeki antik

Ermenekli araştırmacı yazar Mükremin Kızılca, Ermenek’te yer alan Sbide Antik Kenti gezisinden notlar paylaştı. Paylaşımlarında Ermenek‘in tarihi ve kültürel içeriklerini paylaşan Kızılca, Güneyyurt Beldesi ile Yukarı Çağlar köyü arasındaki antik kentten fotoğraflar da paylaştı.

Ermenek Sbide Antik Kenti 

Kızılca’nın paylaşımı şöyle:

Geçen hafta memleketimizin el değmemiş bakir köşelerinden birindeydik.
Bu köşe iddia ediyorum Efes’ten, Meryemana’dan, Hattuşaş’tan ve Nemrut Dağı’ndan daha antik ve yeraltı yerüstü eserleriyle dolu bir köşesidir.
Burası Konya’ya 190 km ötede antik tarihte Taşlık Kilikya olarak bilinen Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde ise Taşeli adını alan şu andaki Karaman’ın Ermenek ilçesine bağlı Yukarı Çağlar ile Güneyyurt Beldesi arasında görülmeye değer Türkiye’mizin en ilginç bir turistik antik harabesidir.
Buradaki antik kentin adı “Sbide Antik Kenti” dir. Aynı adla bu antik kenti kitaplaştıran Taşeli’den yazar ve araştırmacı arkadaşımız emekli öğretmen Durmuş Ali Özbek’le beraber ailecek bölgeyi baştanbaşa dolaştık.
Yüzlerce resim çektik bu konuyu inşallah “Sbide Antik Kenti” adıyla iki hafta yayınlayacağız.
“Sbide Antik Kenti” Hristiyan Roma döneminde inşa edilmiştir.
5 km devasa kaya zincirleri delinerek su kanalları yapılıp kente su temini yapılmıştır. Uzmanların kaydettiklerine göre “Sbide Antik Kenti”nin su konusundakli mimarisi bir mühendislik harikasıdır.
“Sbide Antik kenti”nde bütün yapılar yeraltında kalmış sadece baş kısımları görülür, Ermenek Kaymakamlığı geçen yıllar bir kazı çalışmasıyla binde birini yüzeye resimlerde de gördüğünüz gibi çıkarmıştır.
“Sbide Antik Kenti” tam ortasından dev kayaların üzerinden her yıl uçarak gelen kar sularından oluşan Aldere’nin geçmesiyle yeraltına gömüldükçe gömülmüştür.
“Sbide Antik Kenti”nin ayrıntısına geçmeden önce Aldereyi tanımakta yarar vardır.

ALDERE

Taşeli yöresinin bir hafta akan meşhur deresidir.
Ermenek ilçesi Güneyyurt beldesi ile Yukarı Çağlar köyü arasındaki 150 metre yüksek yarlardan uçarak coşan Aldere’yi izlemek için Nisan ayını beklemek gerekiyor. Halk arasında Dağeriklerin açma zamanında coştuğu söylenir.
Adındaki al kelimesi kırmızı manasında olup bunun iki sebebi vardır. Birincisi Haçlı seferleri sırasında Sorkun yaylasında büyük çatışmalar olmuş ve bu dere o sırada kırmızı olarak akmıştır o zamandan beri adına Aldere denmiştir.
“Bilindiği gibi 3. Haçlı Seferine büyük bir iştahla çıkan Alman imparator bu yolculuktan zaferle döndüğü anda Avrupa üzerine Hitler gibi büyük hayaller kurdu. Anadolu’ya girmeden önce Konya merkezli Türk hakanının mektubu ve Konya’yı savaşmadan zayiatsız aşarak İsauria’ya doğru yürümesi onu iyice şımarttı. İsauria/Bozkır ile Germanikapolis/Ermenek arasında bulunan Kilikya Hıristiyanlarını ziyaret ederek ordusuna biraz daha katılımı amaçlayarak istikameti Toros’lara ve Taşlık Kilikya’ya çevirdi.
Bu sırada buralara yeni yeni Mersin tarafından üçoklar, Karaman tarafından Türkmen göçebe çadırları yerleşiyorlardı.
Ordusunun ana parçasıyla imparator Bozkır, Hadim, Balcılar üzerinden evvela Domitiopolis’in merkez sitelerinden olan Katranlı’ya indiler. O dönemde bölgeyi terk etmekte olan Hıristiyan unsurlar en fazla bugünkü Güneyyurt, Katranlı ve Yukarıçağlar yörelerinde yoğunluktaydılar.
Burada ordusuna katılımlarla ve kumanya takviyesiyle güçlenen Babarossa, Göksu boyundan hareketle Güneyyurt beldesinin altını takip ederek yola devam ediyorlardı. O sırada Güneyyurt’ta Türkler tarafından meskûn yer olarak sadece Kışlacık mevkii vardı. Buraya Selçuklular tarafından Maraş/Göksun dolaylarından gelen göçebe Üçoklar yerleştirilmişlerdi. Kışlacık mevkiinde kışlayan atalarımız yazın Anamur ve Güneyyurt yaylalarına çıkıyorlar kışında bölgenin killi toprağından çömlek, testi, tuğla ve seramik üretiyorlardı. Ata yurttan Anadolu’ya gelen atalarımız kasabamızın en aşağısında bulunan bu Göksu’nun tam kenarında ki verimli yerde düzenlerini yeni kuruyorlardı.
Alman İmparator Barbarossa Kışlacık’ı baştan sona yaktı ve yıktı, atalarımızın büyük çoğunluğu o sırada yaylalarda bulunduğundan fazla can kaybı olmadı. Kışlacık’ta bulunan üç beş gözü yaşlı, alnı secdeli Müslüman, zalimlerin ihtişamlı yürüyüşlerini görünce kenarda bulunan küçük kümbete saklanarak duaya başlamışlardı; “Allahım! Sana secde edenleri küfredenlere ezdirme” diyorlardı. Alman zalim komutan Barbarossa, muzaffer bir edayla karşıya geçmek için Deveyudan mevkiine gelince Allah’ın izniyle Göksu koca(!) komutanı yuttu, üzerinde bulunan zırhında ağırlığıyla kurtulamadı ve büyük bir zillet ve meskenet içerisinde Cehennemi boyladı.” (Güneyyurt (Gargara) adlı eserimizden)
Aldere denmesinin ikinci nedeni ise yaylalarımızdaki kırmızı renkli toprakların rengini alan suyu aynı renkte yükseklerden alçaklara boşaltmasıdır.
Bulutlar hep iner yere,
Bahar geliyor bir kere,
Karlar erisin Aldere,
Aksın da gör memleketi
Aştık Toroslar’ın nice belini,
Karşılardık Aldere’nin selini,
Eğişmeçle keçilerin kılını,
Bükerek büyüdük biz bu dağlarda.
Sorkun’un karları iyce sıkıştı,
Eridikçe ziyim ziyim akıştı,
Gören gözler birbirine bakıştı,
Bak bakalım Aldere’de sel var mı?
Dağ erikler açtı gene nisanda,
Aldereler fena coştu duydun mu?
Bir kıpırtı koptu bütün insanda,
Suuçtuğu’ndan su uçtu duydun mu?
Kürekleri kazmaları attılar,
Seyretmek için orada yattılar,
Hayata olumlu neşe kattılar,
Yöre halkı ora koştu duydun mu?
Değirmen bendinin suyu patlamış,
Debisini üçe beşe katlamış,
Ta oradan Aşşivzid’e atlamış,
Daha düne kadar boştu duydun mu?
Çoluk çocuk, gız gısırak seğirtti,
Ala tana anasını beğirtti,
Zeynep teyze arıkları sıyırttı,
Göksu’yun feleği şaştı duydun mu?
Sbide kelimesi zamanla izvid olmuştur, Osmanlılar döneminde buradaki şu anda bulunan Yukarı Çağlar köyüne İzvid-i Ulvi denmektedir. Cumhuriyet döneminde 1960 yılına kadar Yukarı İzvit, bu tarihten sonra da Yukarı Çağlar olarak değiştirilmiştir.

Definelerden Birisi Sele Kapılınca

1965 yılında Aldere her yıl olduğu gibi gene Nisan ayı başlarında coşar ve al rengiyle bir hafta akar. Ama uçan suların şiddetiyle “Sbide Antik Kenti”nde bulunan define küplerimden birisinin üzeri açılır ve yüzlerce altın sel sularıyla aşağılara akar, bunun farkına varan halk o yıl derenin önünden bol bol antik sikke toplarlar.
1965 yılından beri çevre halkı her Aldere coşmasında dere kenarına akın ederek yeni altınlar ararlar ama nafiledir, o bir defa olmuş geçmiştir.
“Sbide Antik Kenti”nin önemini ilk keşfedenlerden birisi İngiliz Topal Profesördür.
Kimdir Bu Topal İngiliz Profesör?
Gargaradaki Hücüre Daşı
1947 yılıydı, Ermenek’ten bir zabit eşliğinde Gargaraya topal bir adam geldi.
Arkeolog muymuş, paleontıolog muşmuş neymiş, beni de yanlarına aldılar ve mühendis ve İngiliz vatandaşı olduğu söylenen bu yabancıyla yöreyi dolaştık.
Yukarı izvide vardık, ulu camiyi gezdikten sonra İzvidin yani Sbide’nin asıl yerinin Sultan tahtı diye bir yer olduğunu söyledi ve elindeki haritayla Aldere’nin altını işaret etti.
Sbide krallarının asıl tahtı buradadır ancak Gargarada da Hücüre daşı diye bir yer olacak orada da oturuşlarmış, deyince ben hücüre daşı bizim evin öte yanda dedim.
Hep beraber İzvitten sonra Gargaraya geldik hücüre daşını gösterdim. Evet, işte bu taş dedi, gerçekten taş tahta benziyor oturacak ve yaslanacak yeri vardı o zamanlar.
Önce önü kırıldı sonra arkası yontuldu ve şimdi de önünden beton yol geçti. Şu anda da gördüğünüz gibi hücüre daşının üstünde odun yığılı ve artık bir duvar vazifesi görüyor.
Yazımızın ikinci bölümünde inşallah “Sbide Antik Kenti”nin yeni resimler eşliğinde tanıtımını yapmaya devam edeceğiz.