Oluşturulan divan kurulundan sonra bir selamlama konuşması yapan Yunus Özdemir:
Sayın Divan, Değerli Divan Başkanım,
Eğitim-Bir-Sen’in değerli delegeleri,
Kıymetli üyeler, değerli konuklar,
Her birinizi en samimi, en kalbi duygularla selamlıyorum.
Şube kongremizi, sendikamızın kuruluşundan beri benimsediği demokratik teamüllere ve ahlaki ilkelere yaraşır olgunlukla yapıyoruz. Kongremizin hayırlara vesile olmasını diliyor; başta Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan ve arkadaşları olmak üzere, öncülerimize, emek veren başkanlarımıza, yönetim kurulu üyelerimize, ilçe ve işyeri temsilcilerimize şükranlarımı sunuyor, hepinizi yürekten selamlıyorum. Kongremize hoş geldiniz.
Genel kurullar, esasen geniş katılımlı bir istişaredir.Biz de işlerimizi müşavere ve ortak akılla görmeye özen gösteren bir teşkilatız. Üyelerimiziniradeleri tecelli etti, delegelerimiz belirlendi. Şimdi de delegelerimizin özgür iradesinin tecelli edeceği genel kurulumuz, hiç kuşkusuz teşkilatlarımıza yeni bir heyecan, farklı bir dinamizm kazandıracaktır. Bu,bir hizmet yarışıdır. Cefakâr insanların açtığı yolda vefayla yürüyen sizin gibi kıymetli dava arkadaşlarımız sayesinde bu kutlu yolculuk, zirveden yeni ufuklara taşınmıştır. Emek ve gayretlerinizden dolayı her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Değerli dostlar,
Bizleri Eğitim-Bir-Sen çatısı altında tanıştıran, buluşturan, konuşturan,koşuşturan Rabbime sonsuz şükürler olsun. Birlikteliğimiz bereketli olsun. Bu yolda olmak kadar, yolu sizlerle omuz omuza yürümektir asıl önemli olan. Gücümüz; kalbimizi, aklımızı, heyecanımızı, hayallerimizi bir araya getiren örgütlülüğümüzdür.
Eğitim-Bir-Sen, medeniyet ve irfan havzamızın tertemiz kaynaklarından beslenen şair, yazar, mütefekkir Mehmet Akif İnan ve dava arkadaşlarının samimi, fedakâr öncülüğüyle, mesleki dayanışma ve eğitim meselelerine çözüm arayışlarınınyanı sıra medeniyetimizin unutturulmak istenen değerlerini tekrar canlandırmak amacıyla kurulmuştur.
Eğitim-Bir-Sen, hak ve özgürlüklerin teminat altında olduğu, her alanda kalkınmış, eğitimi maarif davası edinmiş, manevi iklimimizin teminatı hâline getirmiş, müreffeh bir Türkiye hayali ile yola çıkan bu erdem ve iyilik hareketinin örgütlü gücü olarak 27 yılı geride bırakmıştır. Dile kolay; hak, adalet, emek ve özgürlük mücadelesi ile geçen 27 yıl!
Eylem ve söylemini duygu dünyasına, iradesine, özlem ve umuduna tercüman olarak gören Eğitim-Bir-Sen, insanımızın yoğun teveccühüyle dalga dalga büyüyerek 2011 yılında eğitim hizmet kolunun genel yetkili sendikası;toplu görüşmeden yine yoğun çabalarının kazanımı olan toplu sözleşmeye geçilen süreç sonrasında, Türkiye’nin en büyük sendikası ve sivil toplum örgütü olmuştur.
Tarihî kök bağları, oturmuş geleneği ile kurumsal yapısını tamamlayan sendikamızın faaliyet alanı, geldiğimiz aşamada ülke sınırlarını aşarak iklimleri kateden, gürül gürül akan bir nehre dönüşmüştür. Bu nehir, bağrından fışkırdığı medeniyet coğrafyamızdan beslenmekte ve dönüp tekrar gönül coğrafyamızı beslemektedir. Her türlü şahsi bakış ve beklentinin fevkinde olan bu akış ve döngü içinde sürekli canlı, diri kalmaktadır.
Türkiye’nin ancak başarılı bir eğitimle, kültür, irfan ve medeniyet değerlerine dönerek ileri hedeflere ulaşacağı ısrarıyla akışını sürdüren bu hareket, sizler gibi inançlı, kararlı, fedakâr dostların, dava adamlarının omuzlarında yükselmiştir, yükselmektedir.
Eğitim-Bir-Sen’i var kılan sebepler, geçmişte ülkemizin ve insanımızın karanlık kâbusu olan realitelerdir. Bir korku filminden farksız olan o realiteler, insan haklarına duyarsız, inanç ve düşünce özgürlüğüne karşı yasakçı, vesayetçi, darbeci ve her alanda ülkeyi geri bırakan, dış odaklarla iş tutan zorba zihniyetin Türkiyesi’ni oluşturmuştur. Bu zihniyetin sahipleri, milletimizi yoksullaştırdıkları ölçüde var ve varlıklı oldular; halkın umudunu, gayretini öldürdükleri ölçüde yaşadılar. Bu karanlık, kirli amaçlarındabelli bir oranda başarılı da oldular. Ekonomik yoksulluğun yanı sıra yaşanan anarşi ve terör olayları, darbeler, milletimizin hayat dolu enerjisini tüketmiş, hayallerini yok etmişti. Enflasyon, faiz, döviz şeytan üçgeni, bütün birikimimizi yutunca ülke maddi manevi çöküntü yaşar olmuştu. Yasaklar ve yoksulluk adeta kader gibi algılanıyordu. Böyle algılansın istiyorlardı.
Güvensizliğin ruhumuzu kafeste mahkûm edip teslim almaya yöneldiği bu zor zamanda, Eğitim-Bir-Sen, çağları aydınlatan bir ateşin meşalesini yakarak bir yürüyüşe çıktı; “Bir adım atarsak kafes kırılır/ Belki birden erir zincirlerimiz” diyerek canhıraş bir çağrıyla. Bu çağrı, milletimizin tahakkümü asla kabul etmeyen, zulme ve karanlığa boyun eğmeyen özgür ruhunda, asil vicdanında yankılandı ve karşılık buldu. İşte bu kıtalar büyüklüğündeki davanın siz şimdiki temsilcileri, yürekleri ülkemiz kadar büyük, coşkulu, adanmış insanlar, size selam olsun. Ülkemize müjde,mazlumlara umut olan birlikteliğimiz kutlu olsun.
Ülkemizin en zor, en sıkıntılı zamanlarına, içimize kök salmış inançla cehalete karşı bilgiden, yasaklara karşı özgürlükten, zalime karşı mazlumdan yana duruşumuzla direndik. Bizimkisi bin yıllık aklın, bin yıllık ruhun, vicdanın, irfanın;kalbin, imanın, özgürlüğün, emeğin direnişidir. Türkiye’nin yakın geçmişindeki çalkantılı süreci izleyenler, bu aşamaya çok zorlu mücadeleler sonrasında geldiğimizi bilirler. Ülke ve toplum olarak sıkıyönetimleri, millet iradesine yönelik darbeleri, çağ dışı yasakları, yıldırmaları, haksız yargılamaları, hapisleri, işkenceleri, idamları aşarak geldik. “Geceye yenilmeyen her kişiye, ödül olarak bir sabah ve bir gündüz, bir güneş vardır” anlayışıyla, aydınlık bir sabah ve güneşi düşleyerek geçtiğimiz karanlıklardan bize kalan tecrübelerle, birikimle, bilinçle geldik! Karanlık dehlizlerden cefayla geçip bize yol açanları vefayla izleyerek yasaklara karşı mücadelemizde bir adım bile geri atmadık. Şimdi çocuklarımıza daha güçlü yarınların, bağımsız iradeyle bu topraklarda binlerce yıldır var olmanın teminatını veriyoruz.
Eğitim-Bir-Sen’in tarihi,çeyrek yüzyılıaşan mücadele geçmişi, Türkiye’nin karanlıklardan aydınlığa, darbe dönemlerinden demokrasiye, geri kalmışlıktan ilerlemeye geçiş tarihidir. Son çeyrek yüzyıldır, Türkiye’nin her demokratik kazanımında Eğitim-Bir-Sen’in teri, yeri ve imzası vardır. Ve yine Eğitim-Bir-Sen’in tarihi, ilim ve irfan davamızda eğitimde yeni açılımlar, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yeni kazanımlarla paralellik gösterir. Çünkü kuruluşundan bu yana, ülke olarak kaydettiğimiz her ilerleme, ısrarlı takip ve taleplerimizle mümkün olmuştur. Bütün demokratik hak ve kazanımlarda mücadelemiz, emeğimiz ve imzamız vardır.
Kangrene dönüştürülüp milletin moralini bozan, hızını kesen başörtüsü meselesinin çözümü, sekiz yıllık kesintisiz eğitimden ve katsayı zulmünden vazgeçilmesi, yeni müfredat programlarıyla eğitimin vesayetçi karakterinden arındırılıp demokratikleştirilmesi, Kur’an-ı Kerim, Siyer-i Nebi, Temel Dini Bilgiler derslerinin okullarda okutulması, Milli Güvenlik dersinin kaldırılması, öğretmenlere nöbet ücreti verilmesi, doçentlik jürisinde görev alanlara ücret verilmesi, geliştirme ödeneğinin hayata geçirilerek süresinin uzatılması, 4/C’lilerin 12 ay istihdam edilmesive ardından kadroya geçirilmesi, sınav ücretlerinin artması, emekli maaşına ve ikramiyesine özel artış yapılması, taban aylığa mahsus zam alınması, cuma namazı ve hac izninin kamu personel mevzuatına dâhil edilmesi, helal gıda sertifikasının kamu kurumlarında gündeme gelmesi, öğretmenlerin özel hizmet tazminatının artırılması başta olmak üzere, pek çok kazanımda mücadelemiz, etkimiz; atılan doğru adımlarda katkımız, yasakların kaldırılmasında emeğimiz, sorunların çözümünde alın terimiz, haksızlıkların giderilmesinde çabamız vardır.
Başta terör ve savaş olmak üzere, yerel, bölgesel veya küresel ölçekte hak ve özgürlük ihlallerine karşı sesimizi, sözümüzü hep yükselttik. Her zaman kardeşlik çağrılarıyla birlik ve beraberlik için harç olduk, kardeşlik hukukunu koruduk. 28 Şubat’ın zulmüne, haklı olmanın verdiği güç ve güvenle karşı durduk. 15 Temmuz işgal girişiminde de hiç düşünmeden, tereddüt etmeden alanlara aktık,tankların, tüfeklerin karşısına çıktık.
Eğitim-Bir-Sen’li olmak, can verilerek vatan kılınmış coğrafyayı alın terinin gücüyle büyütmek, kritik zamanlarda irfani duruşla kuşatmak, zor zamanlarda cesaretle korumaktır.
Bizim yol ve dava arkadaşlığımızın, teşkilatımızın kimi öncelikleri vardır. Ancak ilk önceliğimiz ülkemizdir, Türkiye’dir. Biz insanı, inancı, umudu, tarihi, beklentisi, özlemi, öfkesiyle Türkiye’nin gerçeği, ümmetin umuduyuz. Bütün bu derinlikleri ve genişlikleri ile Türkiye de bizim gerçeğimizdir. Eğitim-Bir-Sen, Türkiye’nin derin bilincini, insani hassasiyetlerini, kararlılığını ve azmini harekete geçirmiştir. Eğitim-Bir-Sen, inanç, umut, güven, samimiyet demektir. Biz varsak umut bitmeyecektir. Yol kapanmayacak, yürüyüş aksamayacak, menzil şaşmayacak, niyet bozulmayacak, yükseliş durmayacak demektir. Biz varsak diz çökülmeyecek, teslim olunmayacak, ezan susmayacak, bayrak inmeyecek demektir.
Örgütlü gücümüzle emeğin, bilginin, onurun, özgürlüğün teminatıyız. Bizim nitelik ve nicelik olarak büyüyen örgütlü gücümüze Türkiye’nin ekmek kadar, su kadar ihtiyacı vardır. Biz varsak umutsuzluğa, cehalete, esarete, tahakküme yer olmayacaktır. Zulme, baskıya, şiddete, hak gaspına geçit vermedik, vermeyeceğiz.
Değerli dava arkadaşlarım,
Sendikamızın yarınları için çok önemli olan bu genel kurulda olmak, hem ayrıcalık hem de sorumluluktur. Eğitim-Bir-Sen ailesine mensup olmakla gurur duyuyoruz, gurur duymalıyız. Bu vesileyle bu ailenin kuruluşunda ve bugünlere gelmesinde emeği geçen azimli, sabırlı, vefakâr ve fedakâr dostlarımızdan Allah razı olsun. Bu süreçte ebediyete irtihal etmiş olan başta kurucu genel başkanımız Mehmet Akif İnan olmak üzere şubemizde çeşitli görevlerde bulunup bize omuz vermiş dava arkadaşlarımızdan Osman Çakmak, Ali Taşharman, Recep Rahat, Beytullah Keskin, Ömer Ali Kurt, Önder Pekoğlu ve Güler Deniz’i de rahmet ve minnetle anıyoruz. Mekanları cennet, makamları âli olsun. Evet, emanete asla gölge düşürmemeye ahdetmiş bizler de taşımayı üstlendiğimiz değerlerin sorumluluğunu layıkıyla temsil etmek için canla başla çalışacağız. Bu, milletimize, üyelerimize ve tarihe verilmiş bir sözdür.
Biz Türkiye’nin en yaygın, en kuşatıcı, en büyük sendikası ve sivil toplum örgütüyüz.Bizim yürüyüşümüz iyilik yapma, kırık kalpleri onarma, oluşturacağımız sinerjiyle yarınları daha güçlü kılma, kardeş bulma, kardeş kalma yürüyüşüdür. Yürüyüşümüzün ufku, medeniyet coğrafyamızı, giderek bütün dünyayı sarmalıdır, sarmak zorundadır.
Bu duygu ve düşüncelerle, kongremizin ülkemiz, milletimiz, eğitim camiamız ve sendikamız için hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.” dedi.
Ak Parti İl Başkanı Mehmet Er’in de bir selamlama konuşması yapmasının ardından faaliyet ve mali denetim raporları okunması ve ibra edilmesinden sonra gündemin diğer maddeleri görüşüldü. Gündemin ardından ilçe seçim kurulu nezaretinde yapılan oylama sonucunda delegeler Yunus ÖZDEMİR başkanlığındaki yönetim kuruluyla yola devam dedi.