Programın açılışında konuşan TURİDER Başkanı Seda Kuşvuran, turizm sektörünün şehirlerin katma değeri ve bacasız sanayi olarak adlandırılabileneceğini belirterek, “Turizm sektöründe birincisini gerçekleştireceğimiz etkinlikle, ‘Şehirlerin Turizmle Kalkınması’ konu başlığıyla bir başlangıç yapalım dedik” ifadelerini kullandı.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Konya Bölge Temsil Kurulu Başkanı Özdal Karahan ise dünyada turizmden gelir elde eden ülkelere bakıldığında Türkiye’nin turizmden elde ettiği gelirin iki katı olduğunu vurguladı.
“Biz bunu maalesef gerçekleştirmedik” diyen Karahan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her şey dahil’ sisteminin bugün ülkemizde uygulanmasından dolayı turizm gelirlerinde dezavantaj görebiliriz. Bölgemiz açısından baktığımızda, Konya’ya 3 milyon turist geliyor. Bu iyi bir rakam ancak 3 milyon turist, şehre ne kadar artı değer bırakıyor. Bu ayrı bir tartışma konusu. Çünkü etkili, yetkili, mevki sahibi olan kişilerle, uygulamada olan bizler bu konuda anlaşamıyoruz.”
Sağlık Turizmi Derneği Konya Şube Başkanı Mehmet Portakal da, “Konya’ya 3 milyon turist geliyor ancak şehre bıraktığı değer önemli. Mevlana Hazretleri, inanç turizmi açısından zaten potansiyel olan ülkemizde, Konya’mızda çok değişik alanlarda güzel hizmetler yapılıyor ama sadece yılın belli günleri değil, belli haftası değil yılın 365 günü hareket getirebilecek bir alan olduğu için sağlık turizmini çok önemsiyoruz” diye konuştu.
Konuşmaların ardından “Şehirlerin Turizmle Kalkınması” konulu sunumunu gerçekleştiren Selçuk Üniversitesi (SÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Altunbaş, şöyle konuştu:
“Turizm sadece turizmcilerin konusu değil. Herhangi bir kişiyi, kurumları ötekileştirmeden, ‘Biz daha iyi ne yapabiliriz’e odaklanırsak, turizmin büyük çarpan etkisi tüm sektörlere doğru olumlu gidecektir. Turizm sorunlarını, acentaların, tur operatörlerinin, otelcilerin sorunları olarak algılamamak lazım. Bir şehrin pazarlamasının temeli reklama dayanmıyor. Dayandığı nokta, acentalar ve tur operatörleri. Büyük bir reklam yaparak şehirlerimizi satacağımızı zannediyoruz. Yok öyle bir şey. İnanılmaz basit çözümlerle bu yapılabilir.”
Markayla ilgili ayrıntılı bilgi veren Prof. Dr. Altunbaş, şöyle devam etti:
“İnsanların haritada Konya’nın nerede olduğunu bilmediğini, yurtdışına gidildiğinde ise ‘Mevlana’ diye söylendiğinde karşılığını bulamıyoruz. Konya’da yetkili kişilere sorduğunuz zamanda ‘Yok canım, herkes ‘Mevlana marka’ diyor. Marka senin söylemenle olabilecek bir şey değil, bunu kabul etmemiz gerekiyor. Bunu başkasına söylettirebiliyor olmamız gerekiyor. Bunu çok güçlü bir şekilde yapabilecek şehiriz. Her şey var, çok güzel malzeme var ancak yemek yapamıyoruz. Bir kalp işareti koyarak, şehirlerin markalaşması, şehirlerin iletişimi, şehirlerin kalkınmasını ‘I love’ deyince yapacağımızı zannediyoruz. Bunun hiç kimseye faydası yok çünkü bu başkasının markası. Bizim buna ihtiyacımızda yok. Çünkü bizim daha özgün argümanlarımız var. Aynı şeyi yaparak markalaşamayız. Farklı şeyler yapabiliriz. Şehirlerimizin her birinin yemek, kültürel değerlerimiz var. Hepsini ‘I love’ diyerek öldürmeye çalışıyoruz. Hakikaten inanılır gibi değil.”
Toplumun marka bilincine sahip olması gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Altunbaş, “Sadece kutlanan bir Turizm Haftası’yla, bir iki haftalık Şebi Arus’la, bir şehre yatırımcıları, işadamlarını, turistleri, öğrencileri ya da nitelikli, harcama niyetinde olan insanları çekemeyiz. O yüzden bizim tamamıyla kendi konseptimizi yaşatacak işleri yapmamız gerekiyor. Her türlü malzeme var ama bunu yapacak bir şey eksik” dedi.
Program katılımcıların soruların yanıtlanmasıyla devam etti.
Konya Büyükşehir Belediyesi Turizm Şube Müdürü Coşkun Bilge ise katılımcıların sorularını yanıtladı ve belediye olarak turizm alanında gerçekleştirdikleri yatırımlar hakkında bilgi verdi.