Demir; “Ülke ekonomisine, sanayicimize, tüccarımıza, esnafımıza, çiftçimize ve nice insanımıza büyük zararlar veren, insanların hayatını karartıp, nice ocaklar söndüren tefecilerin kökünü kazımamız gerekiyor.” dedi.
Araştırmacı Yazar Hüseyin Demir, kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele raporunu değerlendirdi. Verilere göre; son 5 yılda ortaya çıkarılan tefecilik suçları ile gözaltına alınan kişi sayısında artış yaşandı. Bu çerçevede 2014’de 694 olayda bin 686 kişi, 2015’te 782 olayda bin 733 kişi, 2016’da 439 olayda 902 kişi, 2017’de 410 olayda 958 kişi, 2018’de 730 olayda bin 812 şüpheli hakkında yasal işlem yapıldı.
Bu rakamların son 5 yılda ortaya çıkarılan tefecilik olaylarındaki artışı gözler önüne serdiğini belirten Demir, “Yaptığımız araştırmalar sonucunda 2019’da güvenlik güçlerince, bin 43 tefecilik olayına müdahale edilmiş bu olaylarda 2 bin 730 şüpheli gözaltına alınırken, bunların bin 468 kişisi tutuklandı. 2018’de güvenlik güçlerince, 730 tefecilik olayına müdahale edilirken, bu olaylarda bin 812 şüpheli gözaltına alınmış. Gözaltına alınan şüphelilerin 216’sı tutuklanmış, 2017 yılında ise bin 112 kişi gözaltına alınmış, bunların 68’i tutuklandığını görmekteyiz. Bu rakamlar bizlere tutuklanmayan tefecilerin veya işi kılıfına uyduran veyahut mağdurlar tarafından herhangi bir şikayetin söz konusu olmadığı durumlar, tefecilik suçunun işlenmeye devam ettiğini göstermektedir” şeklinde konuştu.
ANKARA TEFECİLİK OLAYLARINDA İLK SIRADA
Araştırmacı Yazar Demir, 2018 yılında kayıtlara geçen tefecilik olaylarının yaşandığı illere bakıldığında 136 olayla Ankara ilk sırada yer alırken, bunu 75 olayla İstanbul, 62 olayla Antalya, 38 olayla İzmir, 35 olay Şanlıurfa,30 olayla Diyarbakır izliyor. Konya (28 olay), Mersin (26 olay), Kahramanmaraş (25 olay), ve Adana (24 olay) tefecilik olaylarında ilk 10 il içerisinde yer alıyor. Tefecilik olaylarının en az yaşandığı iller 3 olayla Bilecik ve Sinop olduğunu görmekteyiz” ifadelerini kullandı. Araştırmacı yazar Hüseyin Demir, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın yüksek faiz ve tefeciler konusundaki hassasiyetinin bu ülkenin menfaatine olduğunu bilen her kişinin tefecilik ile mücadeleye destek vereceğini, tefecilikle mücadelenin tek başına yapılacak bir iş olmadığını bu konuda, ilgili bütün birimlerin koordinasyon ve işbirliği içerisinde hareket etmesinin çok büyük katkısının olacağını belirtti.
Tefecilik olaylarının özellikle kriz döneminde daha da arttığını belirten Demir, “Ekonomik sıkıntıda bulunan, ağır borç yükü altında ezilen, bankalara borcunu ödeyemeyen bazı insanlar, çareyi tefeciden para almakta buluyor. Oldukça yüksek komisyonlar isteyen tefeciler insanların adeta ‘kanını emiyor’. Kriz ortamlarında etkisini artıran tefecilikten bazen bütün bir köy, bir ilçe ya da il yaka silkiyor. Tefecilik yapan kişi mağdur olan insanın sadece kendisini değil ailesini de tehdit ettiği için ihbar mekanizması etkin değil. Birçok olayda, kanıt ve ihbar olmadığı için dava açılamıyor. Sonuçta, tefecinin eline düşen vatandaş, katlanarak artan borcunu ödeyemez duruma geliyor. Mağdur olan vatandaşlar kimi zaman çareyi kaçmakta kimi zaman da hayatına son vermekte buluyor. Tehdit unsuru olması nedeniyle ihbarı kolay olmayan tefecilik suçunda, tespit edilen rakamların üstünde seyrettiği de belirtiliyor. Yargıya yansımayan tefecilik olayları, yargıya yansıyan tefecilik olaylarından daha fazladır. Bazı illerde duyduğumuz ama yargıya yansımayan olaylar öylesine artmış ki yargıya yansıyan olaylar, yansımayanların yanında devede kulak derecesinde olduğunu göstermekte” dedi. (BSHA)