Nöbetçi Eczaneler
Başyayla… Kimine göre cennet, kimine göre yaşanası biryer değil.
Kimi nerede olursa olsun kopamazken kimisi de gittiği günden geri dönüp bakmaz ardına.
İlginç biryer bizim memleket. Toprağı,havası,suyu,iklimi ve tabi insanı…
Bizim memleket bambaşka. Ne dışarıdan göründüğü gibi nede içeriden bakıldığı gibi.
Dışarıdan bakıldığı zaman çok ilginç gelebilir bu konu fakat içeriye girince bambaşka bir hal alıyor.
Küçücük bir ilçe! ne derdi ne sorunu olabilirki diye düşüne bilir bir başkası.
Ama içeride öyle değil elbette…
Başyayla sevenine öyle güzel memleket ki toprağına ayağın değdiğinde rahatlarsın,
havasını içine çeker dünya varmış dersin.
Yorgunluğun geçer belki ama yatağa girdiğinde rahat uyursun. Çünkü Başyayla'dasındır.
Çay içerken bile zevk alırsın çünkü suyu başkadır.
Hayattan sıkılır iki küfür savurursun bahtına, ardından şükredirsin elinde olanlara.
Hayatı bir başka yaşatır Başyayla…
Konuya güzel girdikte, keşke Başyayla için hep güzel konuşa bilsek. Hep güzelmi burası? Değil elbet sorunlar da var. Ama sorun bu topraklarda değil içindekilerde.
Sorunlar büyük! Çok büyük hemde…
Mesela herkez birşeyden şikayetçi bu şirin ilçede.
Kimisi 2 metre arığını yaptıramamıştır belediyeye ondan dert yanar,
Kimi Fondan beklediği yardımı alamamıştır (bu bildiğimiz yoksul yardımı değil) ona söylenir,
Kimi çocuğunu bir yere katma derdindedir,
Kimisi aşağı mahalleye aman birşey yapılmasın telaşında ve kavgasındadır,
Birileri aşağı mahalleye birşeyler yaptırmaya çalışıyoruz göz boyamasının uğraşındadır,
Aşağı mahallede muhabbet akşama kadar başkan bizim mahalleye bir çivi çakmadı lafı dolanır ağızdan ağıza.
Vesaire…
Dertlerimiz çok anlaşıldığı gibi. Çıkarlarımız ters gittiği zaman herkezi kötüleriz, arkasından binbir türlü laf ederiz,
ama hakkımızı aramaya geldiği zaman yokuz!
Niye! Çünkü bizim halkımız anca konuşmayı bilir!
Falanca araba almış. Parayı nerden buldu? Neyle aldı? Nasıl aldı?
Falanca ev yaptırıyor… Falanca nişanlanmış… Falanca falanca falanca…
Dertler hep aynı Başyaylalılar. Falanca ne yapmış falanca ne etmiş..
Peki siz ne yaptınız-yapıyorsunuz diye sorarlar adama!
Birbirimizin arkasından konuşmaktan başka fesattan, vesveseden, dedikodudan,çekememezlikten başka bildiğimiz hiçbirşey yok!
Derdimiz mi yok? Var elbette. Ama bu abuk subuk konular yüzünden derdimize gelemiyoruz.
Delinin birisi kuyuyu taşlıyor bizde ona eşlik ediyoruz. Yok böyle dünya.
Her derdin bir çaresi vardır elbet, yok değil. Genel olarak yakınılan dertlere örnek verelim hele.
Misal; muhtar mı yanlış yapıyor? Kurumlardaki memurlar mı yanlış yapıyor? Çok güzel bir Kaymakam gelmiş,
tanışmadım ama çayı içilir iyi bir insanmış çıkın yanına bir çay için derdinizi anlatın.
Milletin arkasından konuşmayın. Gidin ki herkez işini yapsın.
Kaymakam mı iş yapmıyor? Çıkın Valinin yanına, bakanlığa kadar yolu var.
Belediye mi çalışmıyor? Yada yanlış mı çalışıyor? Çıkın başkanın yanına derdinizi şikayetinizi anlatın.
Yok başkan mı yanlış yapıyor? Ee vatandaş kim seçtiyse sandıkta gitsin hesabını sorsun o zaman.
Sandıkla gelen kişi size yani seçmenine hesap vermekle mükellef.
Vesaire vesaire vesaire… Örnek çok. Kısacası lafla peynir gemisi yürümez.
Siz yeterki hakkınızı arayın, insanca hakkınızı isteyin. Dik durun dikleşmeyin.
Hak arama bahanesiyle birilerinin hakkına girmeyin. Ağzınızın içinden değil net konuşun.
Size kim haksızlık yapıyorsa çıkın karşısına! Fakat arkasından konuşmayın karı gibi.
Konuşacak tartışacak çok konu var elbette ama benlik kavgasını bir tarafa bırakmalıyız.
Özellikle yıllardır süren aşağı-yukarı kavgasını bir kenara bırakmalıyız.
Çünkü bizden götürmekten başka bir iş yapmadı bu kavga.
Aşağıya ne yapılıyorsa yukarıya sağa,sola,ortaya da yapılmak zorunda.
Başyayla tek mahalleyle değil, bir bütün halinde güzel ve anlamlı.
Ayırın 4 mahalleyi, tek mahalleyi ilçe yapın birileri mutlu olur belki ama 20 evden bi cacık olmaz bunu anlayın.
Birilerinin gazına gelmeyi bırakın kendi düşüncelerinizi konuşun.
Başyayla için birşeyler yapılıyorsa bırakın en doğru yere yapılsın ileriye dönük yapılsın.
Mahallecilik kavgasını bırakın. bırakın. bırakın…
Biz gençler olarak bu kavgaya alet olmadık, olmayıda reddediyoruz.
Bu kavgayı güden,ateşleyen,fitneleyen kim varsa bilsinki karşısındayız.
Aşağı-yukarı diye ayıran kim varsa karşısındayız.
Memleketimiz için kim yanlış yapıyorsa karşısındayız.
Başyayla için değil menfaati için siyaset yapanın karşısındayız.
Birisi makamının hakkını vermiyorsa,koltuk işgalinden başka bir iş yapmıyorsa karşısındayız.
Bizler Başyaylayı o kadar seviyoruz ki onun için herşeyi karşımıza alırız.
Güzel başladık, tansiyonu yükselttik sıra düşürmede.
Aziz hemşerilerim, yazılarımı okuyan değerli Başyaylalılar.
İçerisindeki çürük insanlar yüzünden bu topraklardan uzaklaşmayın.
Gelin elbirlik olalım çürükleri ayıklayıp Başyaylamızı ayağa kaldıralım.
Bir kısım insanlar yüzünden bu topraklara küsen nice insan var biliyorum.
Bazen bende bavulumu toplayıp çekip gideyim diyorum yalan yok ama durmak gerekiyor.
Herkez giderse bu topraklar sahipsiz kalır.
Bir benim değil hepimizin durması ve doğup büyüdüğü bu topraklara bir çivi çakması gerekiyor.
Niye mi? Vefa diye birşey var. Size hayat veren topraklara borcunuz var da o yüzden.
Dönüp dolaşıp geleceğimiz yer aynı. Birşeyler yapın ki dönüp baktığınızda güzel birşeyler görün.
Kullandığım cümlelerle kimseyi hedef göstermedim göstermem de.
Ben sadece vatandaş olarak elimizdeki gücün farkına varmamız gerektiğini anlatmaya çalışıyorum.
Kendi kendimize şikayetle hiçbir sorun çözülmez, kaynağına varmak lazım.
Kendi kendimize şikayetle hiçbir sorun çözülmez, kaynağına varmak lazım.
Fakat ateş olmayan yerden de duman çıkmaz diye bir laf vardır.
Bir ateş var ama kimi yakacak onuda hep beraber göreceğiz.
Bu memleket bizim; doğduk, büyüdük, suyundan, toprağından, havasından herşeyinden faydalandık.
Dönüp sırtımızı ne halin varsa gör diyemeyiz. Birilerine de bu toprakları peşkeş çektirmeyiz.
Memleketinizin kıymetini bilin…
Az laf çok iş diyor, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum..
YORUMLAR